Baldur’s Gate 3’ü Sevenlere Kitap Tavsiyeleri

Belki daha evvel bir D&D tecrübeniz olmamıştı, Ejderha Mızrağı ismine de, Unutulmuş Diyarlar ismine de ve daha nicelerine yabancıydınız. Sonra Baldur’s Gate 3 oynadınız ve ırklara, sınıflara, tarihçeye, ortamlara hasta oldunuz! “Artık oyunlar kesmez beni, üzerime kitap atın, çokça atın, hepsini okuyacağım nıhahaha” diyerek sağa sola saldırdınız. Durun, saldırmayın! Alın size çokça kılıçlı büyülü, Baldur’s Gate üzere kitap serileri öneriyoruz! Evvel okuyun, teşekkürünüzü sonra edersiniz.

Kara Elf Üçlemesi

Unutulmuş Diyarlar’a dair tonla kitap okudum bugüne kadar ancak en keyif aldığım, en iz bırakanı Kara Elf Üçlemesi oldu bende. Drizzt Do’Urden’i muhtemelen duymuşsunuzdur bu fantastik diyarlara meraklıysanız. Kara elflerin makus şöhretinin bilakis altın kalpli bir drow olan Drizzt’in doğumuyla başlayan seri, onun içinde bulunduğu topluma ne kadar zıt olduğunu çok başarılı bir halde anlatıyordu. Drow’ların Diyarlar’ın en acımasız ve korkutucu ırklarından sayılması boşa değil sonuçta; pakların canını alması da istiyor Drizzt’ten, bir arada savaştığı akademideki arkadaşlarına ihanet etmesi de.

Karanlıkaltı’nda drowlar sırtlarına inecek hançeri kollamak için daima artlarına bakarlar lakin vefatları çoklukla önden gelir der mesela Drizzt. Okuduğum devirde kendi içinde bulunduğum çevrelere de bir türlü ahenk sağlamakta zorlanan bir genç olarak ziyadesiyle ilgi alımlı bulmuştum o yüzden Drizzt’in bu birinci maceralarını. Zati o yüzden benim de yanımda yürüyen sadık kedi yoldaşımın ismi Guenhwyvar ya…

Bu ortada birinci üçlemeyi okudum lakin kalan 30 kitabı okumak gözümde çok büyüyor diyorsanız The Companions isimli romanın Drizzt serisi için bir nevi soft-reset sayıldığını eklemek isterim. Çok da hoş kitaptır, daha yeni Unutulmuş Diyarlar okumak isteyenler de es geçmesin derim. – Can

Elric Destanı

Beyaz saçlı iki tanınan fantezi kahramanının, Drizzt Do’Urden ve Raistlin Majere’nin atası Melibone’lu Elric. Ejder soyundan gelen ve ejderhalara binen, kuzenlerle aşna fişneden geri durmayan “deli” ırkının da Targaryen soyuna ilham kaynağı olduğunu görmemek sıkıntı. Kötücül halkının ortasından ahlak sahibi bir soylu olarak kaçışı Drizzt’in Menzoberranzan’dan firarına, evvel büyüsüyle sonra da kılıcının gücüyle ayakta tuttuğu hastalıklı bedeni ile maceradan maceraya koşuşu Raistlin’e geçmiş. Direkt aklınıza gelecek üçüncü bir beyaz saçlı karakterimiz Geralt da lakaplarından birini Elric’ten almış muhtemelen, çünkü özgün “Beyaz Kurt” Elric’in ta kendisi.

Stormbringer’ın ruhlara, en çok da Elric’in sevdikleriyle sevgililerinin ruhlarına olan açlığı dinmezken hayatının ipliği tiksindiği bu kara kılıca bağlı olan trajik kahramanımız, kozmosunun mukadderatını belirleyecek bir savaşın ortasında buluyor kendini. Çoklu cihanda asla bitmeyecek bir savaşa tutuşmuş olan iki gücün, Kaos ve Düzen’in ortasındaki savaşa istikrar getirmekle yükümlü ebedi varlık Eternal Champion’ın bir tezahürü kendisi. Bu yolda çektiği acılara, yaptığı fedakarlıklara, düştüğü ikilemlere de Michael Moorcock okurları olarak biz ortak oluyoruz. Yalnız İngilizce biliyorsanız kronolojik sırayla basılmış Gollancz(UK) baskılarını okumanızı tavsiye ederim. Del Rey baskıları esasen bilimkurgu mecmualarında modül parça yayınlanan Elric maceralarını yayın sırasına nazaran topluyor ve bu yüzden birinci kitabın için aslında maceranın finali var. İthaki da sağ olsun gitmiş bu baskıları çevirmiş. – Onur

Ejderha Mızrağı Destanı

Vay be, Ejderha Mızrağı… Birinci okuduğum fantastik kitap. O vakitler Heroes of Might & Magic’tir, Diablo’dur, fantastik oyunlar oynuyordum lakin hani fantastik dünyalarla çok içli dışlı da değildim. Affınıza sığınırım LotR okumaya başlamış, sıkılıp bırakmış, bu konu bana nazaran değil herhalde demiştim. Halbuki tam aradığım şey bu türlü tabanına kadar sürükleyici bir maceraymış. Seriye birlikte daldığımız lise arkadaşlarıyla yaptığımız sonsuz muhabbetlerdir, üniversite hazırlıkta en öne oturup derslerde kitap okuyup hocaları uyuz etmemdir, bizim Eren’le de bu kitaplar vasıtasıyla orada tanışmamdır… Bendeki yeri çok özel bu serinin.

İki dünya ortasında kalmış Tanis, karanlık tarafa geçmiş yavuklusu Kitiara, aşşşırı eğlenceli hırsız kender Tas, ve natürel ki über epik, insan ötesi bir şeye dönüşecek olan Raistlin. Çok klasik yapıda aslında her şey, Weis ve Hickman’ın yaratıcılığın tabanına vurduğu Vefat Kapısı üzere değil örneğin fakat esasen tam da bu yüzden fantastik edebiyata adım atmak isteyenler için on numara bir seri. Seri derken yüzlerce kitabı olmasına çok da takılmayın. Öncesini anlatan seriler de şimdilik bir kenarda dursun. Şu birinci yazılan, her şeyi başlatan üçlemeye bir girin de şu efsane karakterlerle siz de bir tanışın çok isterim. Güz Alacakaranlığı Ejderhaları… Kitabın ismi bile farklı hoş be! – Ömer

Avatar Üçlemesi

Eğer Baldur’s Gate 3’e (hatta birinci iki oyuna da) en direkt ilişkili kitabı okumak amacındaysanız okumanız gereken seri budur arkadaşlar.

Sıkıntılar Vakti yahut Avatar Krizi olarak da anılan periyodu anlatan kitaplar Kelemvor, Midnight, Cyric ve Adon ismindeki dört maceracının gözünden aktarıyor kıssayı. Aranızda D&D külliyatına aşina olanların kaşları havaya kalkmış olabilir bu isimleri görünce. Şşş, bilmeyenlere spoiler vermeyin çabucak.

Neyse, neden bu kadar kıymetli Avatar Üçlemesi?

Çünkü bu kitaplarda olanlar sonucunda Unutulmuş Diyarlar sonsuza kadar değişiyor. Neredeyse bütün ilahlar fani formda yeryüzünde yürümek zorunda kalınca iddia edeceğiniz üzere Diyarlar üzerindeki güç istikrarları çılgınca dalgalanıyor; yeni ilahlar ekleniyor, eski rabler ölüyor, eski ilahlardan kimileri yeni güçler ediniyor vs… Ki bildiğiniz üzere bu da biraz Baldur’s Gate 1’in konusunu dayandırdığı bir konu, çünkü BG 1 ve 2’de kendi mevtini öngören Bhaal’ın çocuklarından birisi olarak oynuyorduk.

Avatar Üçlemesi diyorum ancak asıl ondan sonrasında Cyric’i husus alan iki kitap daha var, onları da okumanızı KESİNLİKLE tavsiye ederim. Bilhassa Palavralar Prensi Unutulmuş Diyarlar’a dair okuduğum en keyifli romanlardan birisiydi benim. – Can

Şarkılar ve Kılıçlar Serisi

Lise yıllarımda okuduğum ve pek de sevdiğim serilerden bir tanesiydi Müzikler ve Kılıçlar serisi. Artık Baldur’s Gate’de Ozan karakterimle fink atarken de Danilo’yu anmadan geçmek istemedim. Arilyn Moonblade isimli bir savaşçı ve Danilo Thann isimli bir ozan adayının baş rollerde olduğu ve ekseriyetle Waterdeep ve civarında geçen bu seri, dünya kurtarmacalı değil fakat orta ölçekli keyifli bir macera serisi arayanlara ilaç üzere gelebilir. Hem sizi Harper’lar ve Zhentarim üzere Faerun’un önde gelen zımnî sosyeteleriyle tanıştırmak için de ülkü. – Burcu

Yıldızışığı ve Gölgeler Üçlemesi

Drow deyince akıllara birinci evvel Drizzt Do’Urden geliyor elbette ancak Elaine Cunnigham’ın, seyahatini üç kitapta tamamlayıp tadında bırakan güzelim karakteri Liriel Baenre de ondan pek aşağı kalır bir karakter değil bana sorarsanız. Menzoberranzan’ın birinci ve en güçlü ailesinden gelme maceracı ve asi ruhlu bir karakterin maceralarını okumak ilginizi çekiyorsa adresiniz burası. Efsanevi ve kötücül Drow kentinin baş büyücüsü Gromph’un laf dinlemez kızı Liriel. Her şeye bu kadar romantik ve faziletli bakan Drizzt’in on kitap uzunluğu bir türlü aşk meşk işlerine girmemiş olmasına bozuluyorsanız, hele bayan gözünden, tadında bir romantizm okumak istiyorsanız adresiniz yeniden burası.

Cunningham’ın Liriel ile yol arkadaşı Fyodor ortasındaki bağa geçirttiği evrim, takdire şayan. Lolth’a isyan eden Drow ana karakter görmek istiyorsanız aslında işin o kısmı da banko ve Drizzt kitaplarından sonra ikinci adresiniz tekrar burası. Yıldızışığı ve Gölgeler serisi bu yüzden tavsiye edilir. Lakin ülkemiz vaktinde Arkabahçe basmıştı, İthaki Unutulmuş Diyarlar telifini üstlendiği noktada bu seriyi tekrar basmadı. İngilizcesini okumam derseniz sahaflarda ve sahaf sitelerde lakin bulabilirsiniz. – Onur

Örümcek Kraliçe’nin Savaşı

Baldur’s Gate 3’te Karanlıkaltı’na çok ayrıntılı bir bakış atmıyoruz doğrusunu isterseniz. Bu hali bile birinci indiğimizde çoklukla kök söktürüyor gerçi ancak aslında Karanlıkaltı çok daha kaotik ve fazlasını içeren bir ekosistem. Illithid kolonilerinden tutun da Drow kentlerine, Duergar madenlerine ve kadim cüce ocaklarına kadar bin bir türlü şeyle karşılaşmak mümkün bu yer altındaki ışıksız dehlizlerde. Örümcek Kraliçe’nin Savaşı serisi de şayet bu bölgeye ilişkin daha büyük resmi görmek isterseniz nefis bir roman serisidir bence.

6 farklı Unutulmuş Diyarlar müellifinin elinden çıkan 6 romanda serinin danışmanlığını da Drizzt serisinin muharriri R. A. Salvatore yapmış. Öykü özetle Örümcek Kraliçe Lolth’un bir anda dualara yanıt vermeyi kesmesi üzerine Menzoberranzan’lı bir küme drowun konuyu araştırmak için yollara çıkmasını husus alıyor. Fakat doğal konu vakit içinde hiç beklenmedik yerlere, beklenmedik hallere kayıyor bir yandan. – Can

Ölüm Kapısı Serisi

Bana fantastik edebiyat derseniz aklıma gelen birinci isimler dayanılmaz üretken ikili Margaret Weis ve Tracy Hickman olur. Yazdıkları tüm serilere bayılıyorum fakat bir tanesi var ki, bu ikilinin başyapıtı, magnum opus’u bana nazaran: Vefat Kapısı serisi.

Ölüm Kapısı serisi tam 7 kitaptan oluşur. Birinci kitabı okumaya başlarsınız, Gök Alemi Arianus’ta geçen dayanılmaz bir kıssaya kaptırırsınız kendinizi. Bitirdiğinizde merakla ikinci kitaba geçersiniz ancak o da nesi, bu bir devam kitabı değil, Ateş Alemi Pyran’da geçen öbür bir hikayedir. Ya da o denli sanırsınız. Sonraki kitapta Taş Alemi Abarrach, dördüncü kitapta ise Deniz Alemi Chelestra tanıtılır bize. Beşinci kitap her şeyi birbirine bağlar ve o dakikadan sonra durmak imkansızdır.

Tüm bu seri aslında soyları insanlara dayanan iki ırk Sartanlar ve Patrynleri bahis alır; Sartanlar yeryüzünüzü dört aleme ayırmış ve Patrynleri Labirent ismindeki beşinci dünyaya hapseder. Sartanlar gizemli biçimde yok olduktan asırlar sonra Patrynler Nexus Lordu Xar sayesinde Labirent’ten kaçar ve başka dünyalara geçiş yolunu öğrenen Xar tüm dünyaları fethetme hayalini hayata geçirmeye çalışır.

Weis ve Hickman tüm bu seri boyunca birbirinden farklı fantastik dünyalarını kusursuzca yaratmakla kalmamış, Patrynler ve Sartanlara ek olarak beşerler, elfler ve cüceler ortasındaki dinamikleri de etkileyici biçimde kaleme dökmüş.

Hikaye kısmını bir kenara bırakıp bu serinin ne kadar hastası olduğumu minik bir örnekle açıklayayım. Bizde bu kitaplar 2001 yılında İthaki tarafından basılmıştı. Seriyi soluksuz okuyup bitirdikten sonra özgününe de sahip olma fikriyle yanıp tutuştuğum için eBay başında sabahlamaya başlamıştım. Sonunda Bantam yayınlarının 1. baskı ciltli versiyonunu yakaladım tam set olarak. Doğal kitapların her birinin külçe üzere olduğunun ve o yüzden Amerika’dan kargo masrafının 120$ tutacağından habersizdim 🙂 Bugün olsa herhalde cüret edemem lakin kargo elime ulaştığında kutudan çıkarıp kitapları tek tek kokladığımda, sayfalarını çevirdiğimde yaşadığım heyecan hayatımın en unutulmaz anlarından biriydi. – Eser

Elminster: Bir Büyücü Yaratmak

Yanınızda sürükleyerek taşıdığınız daima topu 4 canı ve iki tane kıytırık büyüsü olan büyücüye uygun davranın. Ak sakallı Bilge Elminster bile anasının karnından Mystra’nın sırlarına vakıf olarak doğmadı çünkü.

Elminster: Bir Büyücü Yaratmak bizleri Elminster’ın standart büyücü eğitiminden uzak hayat öyküsüne götürüyor. Ortadan onlarca yıl geçip çok çeşitli fantastik ve bilim kurgu yapıtlarla tanıştıktan sonra bu serinin çok da özgün bir kıssa üzere hissettirdiğini söyleyemeyeceğim ancak, ihtiyar büyücünün geçmişini merak edenler bu ve gerisinden gelen Elminster Myth Drannor’da kitaplarını okumaktan mutlu olacaklardır diye düşünüyorum. – Burcu

Efsaneler Üçlemesi

Raistlin Majere… Bana nazaran anlaması çok sıkıntı, anlatmasıysa daha da güç bir karakter… Zayıf fiziği ve sıhhatsiz yapısı yüzünden daima ikiz kardeşi Caramon’un gölgesinde kalmış, lakin yıllar geçtikçe emsalsiz büyü gücü ve zekasıyla gölgenin ta kendisi olmuş bir büyücü. Yer yer kendi gücüyle kendisini bile dehşete düşüren Raistlin’in en sevdiğim özelliğiyse, olabildiğince “gri” bir karakter olması. Düzgün ile berbat ortasındaki çizgiyi kendi çıkarları için yer yer silikleştirmekten hiç çekinmeyen, işine geleni bir halde gerçek sayabilen bir anti kahraman o.

Peki seriyi anlatmak yerine neden karakteri anlatıyorum ben? Aslında Efsaneler üçlemesi, temelde Ejderha Mızrağı Destanı’ndan tanıdığımız Tanis, Tas, Caramon ve Raistlin’in vakitte seyahatler yaparak çeşitli maceralara atıldığı bir seri. Akıcı yapısıyla epeyce keyifli ve rahat okunan da bir macera da hatta. Ama bu üçlemede, ipler Raistlin’in eline geçiyor ve potansiyelini asla kestiremediğimiz, yeterli ile makus ortasında gidip gelen bu dehşetengiz büyücümüzü hiç olmadığı kadar derinden tanıyoruz. Ve bu sayede, en ilgi alımlı Ejderha Mızrağı maceralarından birine atılıveriyoruz… – Kıvanç